Bugünlerde Pramahamsa Yogananda’nın yazdığı “God Talks to Arjuna” adlı Bhagavad Gita yorumunu okuyoruz Gaye ile birlikte. Bu bloğu yazıyor olmamın sebebi, okurken aldığım bazı notları sizlerle de paylaşma isteğimdir.
Bu Yazıda Neler Var
Bhagavad Gita, Hinduizm’in en önemli kutsal metinlerinden biridir ve “Tanrı’nın Şarkısı” anlamına gelir13. Bu eser, insanlığa sunulmuş evrensel bir bilgelik kitabı olarak kabul edilir ve Mahabharata destanının bir parçasıdır23.Bhagavad Gita, 18 bölüm ve 700 beyitten oluşan bir diyalog şeklindedir1. Bu diyalog, savaş alanında tereddüte düşen prens Arjuna ile onun arabacısı formuna bürünmüş olan ve aynı zamanda tanrı avatarı olan Krişna arasında geçer2.
Bhagavad Gita’nın hikayesinde anlatılan savaşta Arjuna haklı ve iyi tarafın komutanıdır. Arjuna’nın karşısında ise Duryodhana vardır. Duryodhana Arjuna’nın hakkı olan krallığın yönetimini hile ile ele geçirmiştir ve yıllardır halkına zulmetmektedir. Arjuna hem kendi hakkını almak hem de halkını zulümden kurtarmak için Duryodhana’nın orduları ile savaş meydanında karşı karşıya gelir. İşte hikayemiz tam bu anda Arjuna’nın mücadelenin gerekliliğini sorgulamasıyla başlar.
Hepimizin İçindeki Savaş
Daha ilk bölümde Yogananda, Bhagavad Gita’nın tarihi bir savaşın hikâyesi olmadığını belirtir. Bhagavad Gita, iyi ve kötü arasındaki evrensel savaşın metaforik bir anlatımıdır. İyi de kötü de bizim içimizdedir. Bhagavad Gita’da bahsedilen savaş, herkesin içinde sürekli olarak yaşanan bir mücadeleyi temsil eder. Zamana ve mekâna bağlı olmayan, yalnızca insan olmanın getirdiği bir mücadeledir bu.
Bhagavad Gita, bize iyi ya da kötü kalpli insanlardan bahsetmez. Savaş, hayatla ölüm arasında, bilgelikle cehalet arasında, maddiyatla maneviyat arasında geçer. Yogananda, Bhagavad Gita’yı yorumlarken günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız bir mücadeleye değinir: Tanıdık ve rahat olan konfor alanımızda mı kalacağız yoksa yaşamaya değer bir hayat için kendimizi yeniliklere ve zorluklara mı açacağız. Tanıdığımız, alıştığımız konfor alanımızda kalmaya dair eğilimimiz karşı tarafın ordularının en güçlü kumandanlarıdır. Bu yüzden de vereceğimiz en çetin mücadelelerden biri bu alanda gerçekleşir.
Dediğim gibi Bhagavad Gita, “Tanrıların Şarkısı” anlamına gelir. Bu adın güzelliği ve anlamı, metnin derinliğini yansıtır. Kendi için anlamlı olan bir eylemi gerçekleştirirken hissedilen tatmin, bu şarkının bir parçası gibidir. Her eylemimiz, her anımız anlamlı olursa tüm hayatımız uyumlu bir beste olur. Bhagavad Gita, bilincimizin derinlerinde bir yerlerde, ruhumuzun şarkısını söylemeye dair özlemimizi hatırlatan bir çağrıdır.
Bu metin, yalnızca bireyin içsel yolculuğunun değil, aynı zamanda insanlık tarihindeki tüm manevi arayışların bir özetidir. Her birimizin içinde bir Arjuna ve bir Duryodhana vardır; bir yanımız özgürleşme arzusuyla yanarken diğer yanımız dünyevi bağların ağırlığı altında kalır.
Kurukshetra Savaşının İki Cephesi
Yogananda’nın Bhagavad Gita yorumunu anlamanın anahtarı, hikâyedeki kahramanların neleri temsil ettiğini kavramaktır. Ben burada sadece en temel karakterlere değineceğim.
Kurular ve Pandavalar
Savaşın iki tarafı vardır: Kuru ailesi ve Pandava ailesi.
- Kuru ailesi, bireyi sınırlı dünyevi varlığıyla özdeşleşmeye iten güçleri temsil eder.
- Pandava ailesi ise ruhani yanımızı, varlığımızın manevi tatminleri özleyen bölümünü temsil eder.
Bu iki ailenin mücadelesi, insanoğlunun içsel savaşını simgeler. Kuru ailesi, kısa vadeli hazlar ve maddi çıkarların peşinde koşan zihni temsil ederken, Pandava ailesi, uzun vadeli huzur ve maneviyat arzusunu temsil eder. Bu mücadele, insan olmanın doğasında var olan bir çelişkidir.
Savaş Meydanı
Savaş alanının tam adı Dharmakshetra Kurukshetra‘dır:
- Kurukshetra, eylemleri temsil eder.
- Dharmakshetra ise iç dünyamızı ifade eder.
Bu savaş, bireyin iç ve dış dünyası üzerinde egemenlik kurmak için verdiği bir mücadeledir. Kişi, bilincinin ve eylemlerinin kontrolünü eline mi alacak, yoksa hayatın akışında sürüklenip mi gidecektir?
Sanjaya
Savaşı Sanjaya’nın ağzından dinleriz. Sanjaya, gözlemcidir. Hayatın akıntısına kapılmadan, olan biteni bilinçli bir şekilde izleyendir. Tüm dürtülerini kontrol altında tutar ve hiçbir eylemi ya da düşüncesi bilinçsiz bir şekilde ortaya çıkmaz. Sanjaya, insan zihninin dingin ve tarafsız gözlem gücünü temsil eder.
Sanjaya’nın duruşu, meditasyon pratiği sırasında ulaşılan zihinsel berraklığı anımsatır. Bu berraklık, karmaşık olayların içinde bile sakince durmayı ve her şeyi olduğu gibi görebilmeyi sağlar.
Dhritarasthra
Kuru ailesinin başında Kör Kral Dhritarasthra bulunur. Bu kral, varoluşun derin anlamını fark edemediği için “kör” olarak nitelendirilir. Dhritarasthra, manevi derinliğe duyarsız kalmış aklı temsil eder. Hayatı yalnızca beş duyunun sunduğu tatminlerden ibaret zanneder ve bu tatminlerin peşinden koşar.
Bu körlük, modern insanın sürekli dikkat dağıtan uyaranlar arasında kaybolmasını andırır. Teknolojiye, sosyal medyaya ve maddi başarıya odaklanmış bir zihin, Dhritarasthra’nın körlüğünden muzdariptir.
Duryodhana
Duryodhana, Kör Kral’ın en büyük oğlu ve Kuru ailesinin ordularının baş komutanıdır. Duryodhana, maddi arzuların çekim gücüdür. Örneğin, sosyal medyada saatlerce vakit geçirip kendimizi bundan alıkoyamamak, Duryodhana’nın etkisini yansıtır.
Modern hayatta Duryodhana’nın etkisini, hızlı tatmin arayışlarında görebiliriz. Alışveriş bağımlılığı, aşırı yemek yeme ya da sürekli eğlence arayışı, bu güçlerin bireyin yaşamına nasıl sızdığını gösterir.
Arjuna
Bhagavad Gita’nın baş kahramanı olan Arjuna, Pandava ailesinin en büyük oğlu ve iradeyi temsil eder. Arjuna, anlamlı eylemler yapma gücünü ve gelip geçici tatminlerin ötesine geçme yeteneğini ifade eder.
Metin, savaşın detaylarından çok, Arjuna’nın krallık üzerindeki hakimiyetini kazandığı anı vurgular. Bu, bireyin iradesinin doğru eylemleri seçtiği anda savaşı kazandığının bir metaforudur. Eylemlerin sonuçlarından ziyade, doğru olanı seçmek önemlidir.
Arjuna’nın hikâyesi, irade gücümüzün her gün verdiği mücadeleyi yansıtır. Anlamlı bir yaşam sürdürmek için kısa vadeli hazlardan feragat etmek, gerçek bir savaşçının cesaretini gerektirir.
Drupada
Arjuna’nın babası Drupada, manevi dünyanın çekim gücüdür. Drupada, ruhun çağrısını, varlığın derinliklerindeki hazineleri keşif arzusunu temsil eder. Yoga pratiğine başlamamızı, özlemlerimizin peşinden gitmemizi sağlayan bu güçtür. Maddi tatminlerle dindirilemeyen derin bir özlemi ifade eder.
Drupada’nın temsil ettiği bu güç, bizi içsel yolculuklara yönlendirir. Bu güç sayesinde, yüzeysel tatminlerin ötesine geçerek daha derin anlamlar ararız.
Bhagavad Gita’ya Bu Gözle Bakın
Sabah uyandığınızda sizi yoga pratiği yapmaya çağıran güçlerle, biraz daha uyuma eğiliminin savaşına dikkat edin. Düzenli meditasyon yapma arzunuzla, sosyal medyanın sizi unutturucu akışı arasındaki çatışmayı fark edin. Daha iyi bir hayat isteyen ruhunuzla, bu hayata ulaşmanın zorluğu karşısında yüzeysel tatminlere kaçan egonuzun savaşını gözlemleyin.
Kendinizi Arjuna gibi, bir ruhani savaşçı olarak deneyimleyin. Her doğru seçim bir zafer olsun. Her zaferle daha da güçlenin.
Bhagavad Gita, Yogananda’nın yorumu ile büyük bir derinlik sunuyor. Bu yazıda yalnızca kısa bir bölümünü ele aldım. Daha nice sır ve dünyalar saklıyor bu eser.
Mitoloji ve yoganın bütünsel bakış açısı arasındaki ilişkiye Tantra üzerine yazdığım yazımda da değindim. Dilerseniz onu da bu linkten inceleyebilirsiniz.
Hari Om, Zeynep