Tantra: Bilincin ve Enerjinin Kozmik Dansı
Tantra denilince aklınıza ilk ne geliyor? Cinsellik mi, yoksa evrensel bir bilinç mi?”
Geleneksel Tantrik Hatha Yoga
Geleneksel Tantrik Hatha Yoga: Birisi bana ne tür yoga yaptığımı sorduğunda eğer kusursuz bir cevap vermem gerekirse bu yanıtı vermeliyim. Ama çoğunlukla Hatha yoga yaptığımı söyleyip geçiyorum. Maalesef Tantra bir çok yogin tarafından bile eksik ya da yanlış tanınıyor. İşin en acı kısmı da şu: aslında modern yoganın çok büyük bir kısmı Tantrik felsefe üzerine temelleniyor ama maalesef modern yoginlerin çoğu tantrik felsefeyi tanımıyor. Tantra, kökenleri Hindistan’a dayanan, hem fiziksel hem de ruhsal bir gelişim yolculuğu sunan kadim bir felsefedir.
Buradan tüm mat üzerinde yoga yapan yoginlere seslenmek istiyorum:
Hemen hemen hepiniz aslında Tantrik yoga yapıyorsunuz.
Buradan tüm mat üzerinde yoga yapan yoginlere seslenmek istiyorum:
Hemen hemen hepiniz aslında Tantrik yoga yapıyorsunuz.
Tantranın temel prensibi
Tantrayı günümüzde iki farklı şekilde anlıyoruz: Farkındalıklı cinsellikle özdeşleştirilen tantra ve köklü bir geçmişe sahip olan geleneksel tantra. Burada “geleneksel” kelimesini eskide kalan anlamında kullanmıyorum. Geleneğe yani özüne ve köklerine bağlı anlamında kullanıyorum.
Günümüzde hızla akan hayatımızda, Tantra bize her anın kutsallığını hatırlatır. Tantra gibi çok derin ve kapsamlı bir yaklaşımı tek bir deneyim alanına indirgemek biraz yanıltıcıdır.
Tantra, hayatın kozmik dansında her bir parçayı kutlayarak benimser. Hayatın kozmik dansı, her anın, her deneyimin değerli bir bütünlük oluşturmasıdır; mutlak gerçeklik ise bu bütünlüğü görebilmektir. Bu nedenle Tantra, hayatın tüm yönlerini kutsallaştırarak, toplum tarafından genellikle tabu sayılan insan deneyimlerine de (yemek yemek, cinsellik, ölüm, regl, vb.) kutsal olan her şeye gösterdiği gibi saygı gösterir ve bu deneyimlerin yeniden anlamlandırılmasına olanak tanır. Bu yönüyle bile çok güçlüdür Tantra. Ama bu sadece buz dağının görünen yüzü.
Tantrik felsefenin en temelinde şu ön kabul vardır:
Var olan ve kutsal olmayan hiçbir şey yoktur.
Bu, Tantrayı, varlığı geçici ve yanılsama olarak gören diğer doğu felsefelerinden ayırır.
Sat Chit Ananda
(Varlık, Bilinç, Koşulsuz Neşe)
Tantranın bu ön kabulle yola çıktığını bilmek önemlidir. Çünkü yukarıdaki ön kabul Tantrayı bir çok doğu felsefesinden ayırır. Yoganın en önemli ve en çok bilinen metinlerinden biri Yoga Sutra’dır mesela. Ve Yoga Sutra, Samkhya felsefesine sırtını dayar. Samkhya felsefesine göre ise yaşam ve diğer varlığa gelmiş olan her şey gelip geçicidir. Varlıklar, zamana tabidir: değişir, dönüşür, yok olurlar. Halbuki hedef kimselerin bozup, kirletemeyeceği türden bir neşe ve mutluluğa kavuşmaktır. (Evet, hedef bu kadar yalın ve saftır. Bazen bu hedef günümüz insanına fazla romantik ve naif gelir, o yüzden de yoginler açık açık söylemez hedefi. Ama hedef budur: koşulsuz neşe ve mutluluk.) Samkhya felsefesi, varlığa bakar ve buradan yola çıkarak değişmeyen, dönüşmeyen ya da yok olmayan hiçbir şeye varamayacağımızı söyler. Yani kısaca hedef koşulsuz mutluluksa; bunun yolu bin türlü koşula bağlı olarak dönüşüp duran varlıklardan geçemez.
Hayatı bir dans gibi düşünün. Samkhya felsefesi bizi yalnızca ebedi olan müziğe odaklanmaya teşvik eder, geçici adımları ise göz ardı eder. Tantra ise, bu danstaki her adımı kutsal kabul ederek, hayatın her anını bir bütün olarak yaşama sanatını öğretir.
Tantra & Hatha Yoga
Aslında siz Tantra geleneğinin başka parçalarını da biliyorsunuz ama onların temelinin Tantrik felsefe olduğunu bilmiyor olabilirsiniz. Beden de birçok yoga geleneğinde tabular arasındadır. Neden? Çünkü beden varlık alanındadır, değişir, dönüşür ve daha da kötüsü ölür. O yüzden de aslında birçok yoga geleneğinin bakış açısına göre mat üzerinde Asanaları kullanarak yapılan pratikler, Yoga değildir. Bu tip pratikler yogini asla sınırsız ve sonsuz olana götürmez. Yoga Sutra metninde mesela Asana’yı yoganın sekiz adımı arasında görürüz. Asana bu metinde meditasyon oturuşu anlamına gelir. Asana’nın iki temel özelliği vardır: çabasız ve kıpırtısız olması, sanki yokmuş gibi olması…. Bu ölümlü ve sınırlı beden ne kadar kusursuz bir şekilde farkındalığımızdan çıkarsa asıl önemli, sınırsız ve sonsuz olana kadar kolay ulaşırız.
Mutlak ya da Sonsuz & Sınırsız Olan
Burada hemen küçük bir paragraf açıp sınırsız ve sonsuz olan derken ne demek istediğimden bahsetmek istiyorum. Büyük büyük ve anlamı çok kavramsal kalan ifadeler kullanıp, sanki hepimizin bildiğinin dışında bir şeyden bahsediyor gibi görünmek istemem. Dondurmasını düşürünce dünyası başına yıkılmış gibi ağlayan bir çocuk düşünün. Onun dünyası gerçekten başına yıkılmıştır ve büyük bir yas tutmaktadır. Sonra o çocuk büyür ve artık bir dondurma ona o kadar anlamlı gelmez. Dondurma düştü diye kendini yerlere atıp ağlamak onun için saçmadır artık. Varoluşumuzu sorgulamaya başladığımızda anlamı azalmayan değerlerimiz olsun isteriz. Uğruna eyleyecek, uğruna yaşayacak değerlerimiz olsun isteriz. İsteriz ki geriye dönüp baktığımızda ben bunun için bu kadar uğraştım diyebilelim gururla. Hatta bu da yetmez; İsteriz ki zaman da, mekan da değişse bu değerler anlamını kaybetmesin. Tanrı inancı böyle bir şeydir mesela. Özgürlük ve barış da böyle değerlere örnek olabilir. Yaşama sonsuzca ve sınırsızca anlam katan değerler. Ne zaman olursa olsun, nerede olursak olalım vazgeçmeyeceğimiz değerler. Sınırsız ve sonsuz olan, değişmeyen, sonsuza dek var olan, mutlak gerçeklik gibi kavramlara karşılık gelir. Bu kavramlar, hayatımızın geçici ve değişken yönlerine karşı bize bir anlam ve amaç sunar.
Beden & Yoga
Konumuza geri dönelim. Birçok yoga okuluna göre mat üzerinde yaşlanacak ve ölecek olan bedenle yapılan hareketler kişiyi asla sonsuz ve sınırsız olana götüremez. Tantraya göre böyle değildir işte. Tantra ölümlü ve değişken de olsa varoluşun her alanında sonsuz ve sınırsız olana ulaşmak için bir iz bulur. O yüzden kucaklar hayatın her alanını da. Bedeni de kucaklar, bedeni kullanarak yapılan pratikleri de. Ancak tantrik bir bakış açısı sayesinde mat üzerine çıkıp asanalar yapıp sonra da bunu bir kendini bulma yolculuğu olarak kullanmak mümkündür. Şimdi biraz daha su yüzüne çıkmaya baladı mı buz dağı? Açık açık söyleyeyim: Hatha yoganın temelinde tantrik felsefe vardır.
Burada hemen bir açıklama paragrafı daha ekleyeyim. Hatha yoga, aslında tüm bedenle yapılan yoga türlerinin genel adıdır. Vinyasa, Yin yoga gibi popüler yoga türleri de temelde Hatha yoganın farklı dallarıdır. Yani stüdyolarda gördüğünüz neredeyse tüm yoga dersleri, Hatha yoga çatısı altında toplanabilir. Stüdyolardaki derslerin adlandırılma şekilleri biraz kafa karıştırıcı olabiliyor, kabul ediyorum. Sanki yavaş yapılan ve daha basit pratiklere Hatha Yoga pratiği deniyormuş gibi bir his var. Tam öyle değil. Biraz da öyle aslında. Neyse bu konu uzun, başka bir blog yazısında konuşuruz.
Bilinç & Enerji
Tantra felsefesi, insan deneyiminin en derin katmanlarına inerek, varoluşun temelini oluşturan iki temel ilkeye odaklanır: bilinç ve enerji. Aslında bu ayrım Tantra’ya has bir ayırım değildir. Yoga ekollerinin çoğu bu ayrımı kabul eder. Kimi için bu iki temel arasında aşılmaz bir bariyer vardır. Kimisi için biri diğerinden daha üstündür. Kimisi için de ikisi birbirinden ayrılamaz ve sürekli bir etkileşim ve dönüşüm halindedirler. Tabi ki Tantra son saydığım görüşü benimser.
Tantraya göre enerji ve bilinç madalyonun iki yüzüdür. Siz belki yoga ile ilgili bir şeyler araştırırken ya da dinlerken bu iki terimle çok sık karşılaşmadınız. Ama eminim kutsal dişil ve kutsal eril kavramlarıyla ya da Shiva ve Shakti ile karşılaşmışsınızdır.
Tantrik felsefede kutsal dişil (Shakti), enerjiyi; kutsal eril (Shiva) ise bilinci simgeler. İkisi birbirini tamamlar; Shakti olmadan Shiva varlık bulamaz, Shiva olmadan ise Shakti’nin anlamı olmaz. Bu birlik, Tantrik yolculuğun temelini oluşturur.
Eril & Dişil
Enerji, sürekli değişen, dönüşen ve var olan her şeye hayat veren dinamik bir güçtür. Bu doğurganlığı nedeniyle, enerji genellikle dişil ilke (kutsal dişil) olarak kabul edilirken, bilinç ise eril ilke (kutsal eril) ile özdeşleştirilir.
Kendini Bulmak
Yoganın hedefi kişinin kendini bulmasıdır. Nedir yani kendini bulmak? Tantra’da kendini bulmak sadece bir içsel keşif değil, aynı zamanda hayata daha bilinçli ve içsel bir bağlılık kurmaktır.
Şimdiye kadar birçok şey yaşadın, bir çok şey öğrendin, birçok şey kazandın, birçok şey de kaybettin. Bu deneyimlerin, ya da dışarıdan öğrendiklerin senin karakterini, düşünme şeklini, davranış kalıplarını şekillendirdi. Peki tüm bunlardan bağımsız olan bir “sen” var mı ve ona nasıl ulaşırsın? Peki böyle bir “sen”e ulaşmak neden önemlidir? Bu sorunun farklı boyutlarda iki yanıtı var. Biri hayata, biri de ruha ait olan yanıt. Dişil ve eril gibi aslında iki yanıt da bir madalyonun iki yüzü. Ben sadece hayata dair olan yanıta odaklanacağım şimdi.
Bir şekilde yetişkin olduktan sonra kendini içinde bulduğun hayat sana bitmez, tükenmez bir neşe veriyor mu?
Sabahları güne heyecanla başlıyor musun?
Dünyaya gelmek için iki hücrenin gösterdiği çabayı, hayata katılmak için bir bebeğin gösterdiği çabayı düşünün. İşte hayata dair böyle bir aşka yaşamaya devam ediyor musun?
Olduğun kişiyi seviyor musun?
İşte bu sorulara evet diye yanıt verebilmek için önemli kendimizi bulmak. Ben olmadan, ben beni tatmin edemiyorum.
Tantra enerji Manipülasyonuna Odaklanır
Tekrar konumuza dönelim: yoganın hedefi kişinin kendini bulması ve sonra da gerçekleştirmesidir. Yoga yoginlere bu yolda yardım eder, güç verir, teknikler verir, kaybolduğunda ışık verir… Farklı bakış açılarına sahip farklı yoga akımları, bakış açılarına uygun sistemler geliştirmiştir. Bazı yoga türleri zaten değişmez ve mutlak olduğu için direk bilince odaklanır. Tantra ise bu yolda enerjiye odaklanarak ilerler. Mat üzerinde yaptığımız asanalar da aslında enerji yönlendirme teknikleridir. Asana, yalnızca beden hareketleri değil, enerjiyi yönlendirme biçimidir. Pranayama (nefes kontrolü), mudra (el hareketleri), bandha (enerji kilitleri), mantra (kutsal sesler) gibi uygulamaların hepsi enerjiyi yönlendirme yöntemleridir.
Tantrik bakış açısına göre kendini gerçekleştirmek demek, bilinç ve enerjinin (ya da eril ve dişilin) kusursuz uyumu demektir. İkisi ne kadar uyumlu olursa yukarıda saydığım sorulara evet diye yanıt vermek o kadar mümkün olur.
Dişil güce dair bir blog yazmıştım. Dilerseniz onu da bu linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.
Shiva & Shakti
Şimdi diyebilirsiniz ki niye bu kadar terim karmaşası var ortada? Bilinç, güç, eril, dişil, shiva, shakti… İleri seviye tantrik pratikler yaptıkça bu sorunun cevabı çok daha net olacaktır. Yine de, tabi ki burada kısaca anlatacağım.
Asana bedenle, pranayama nefesle yapılan pratikler diye düşünmek mümkün ama biraz da yanıltıcıdır. Yoganın tüm pratikleri bütüncüldür. Asana bile sadece bedenle yapılmaz, nefesle, akılla, ruhla yapılır. Enerji ve bilinç gibi soyut kavramlarla duygusal bir ilişki kurmak herkes için kolay bir iş değildir. Ama Tantra pratiklerimiz derinleştikçe bizden bunu ister. Biz de kutsal dişille ve kutsal erille duygusal bir bağ kurarız. Bazısı da Shiva ve Shakti ile bağ kurar ya da onların diğer tezahürleri ile.
Eril ve dişilin uyumu demek aslında içsel dünyamızda ve dışsal yaşamda birlik demektir. Bu ikisi arasında oluşan her boşluk bizi “kendi”mizden uzaklaştırır. Sık sık karşınıza çıkan anda olma ya da farkındalık pratikleri de bununla ilgilidir aslında. İşin sonunda sürekli tantranın zaten binlerce yıldır üzerinde çalıştığı konulara geliriz.
Mitoloji
Yogada Hint mitolojisinin hikayelerinden yararlanırız. Shiva’yı Shakti’yi ve onların tezahürlerini tanırız. Böylece mesela şu an pratik mi yapayım yoksa telefonuma mı bakayım dediğimizde, kendi küçücük dünyamızda yalnız ve önemsiz bir seçim yapıyor hissinden kurtulmak mümkündür. Yapmam gerekenle, yapmak istediğim arasındaki uçurumu nasıl aşacağıma dair kahramanlık öyküleri bulurum o mitolojik öykülerde. Kutsal eril bana yol gösterir, kutsal dişil bana güç verir. Onların bu lütuflarını boşa harcamamak gerektiğini bilirim. Sonra da matımın üzerine çıkınca gücü ve aklı alanın da, verenin de kendim olduğunu öğrenirim. Mücadelenin ben de başlayıp bitmediğini bilirim. Kısa tatminler peşinde koşan aklımın bana önemsiz olduğunu söylediği şeylerin önemsiz olmadığını bilirim. Sonra da oturup gerçekten neyin önemli olduğunu hissetmeye vaktim kalır. Mitolojik öykülerin içsel çatışmalar şeklinde okunmasına örnek olarak Bhagavad Gita’yı düşünebilirsiniz. Bu konuda minik bir yazı yazmıştın onun linki de burada.
Yoga, her içsel çatışmamızda, yaşamaya değer bir hayat ile sıradan bir hayat arasında seçim yaptığımızı söyler. Her küçük seçimin bir sonraki küçük seçimini etkileyecektir. İyi tercihler yaptıkça daha fazla iyi tercih yapman kolaylaşır, kötü tercihler yaptıkça da daha fazla kötü tercih yapman kolaylaşır. Eril ve dişil dengesi dediğimiz şey aslında bilincin ve enerjinin uyumlu bir şekilde çalışmasıdır. Yani aslında bilinçli tercihler yapmak ve bu tercihlere uygun hareket etmek eril ve dişilin uyumunun bir parçasıdır.
Tantra’ya göre kutsal dişil, kutsal erile hizmet etmek İçin vardır.
Not: Eğer şu anda yukarıdaki cümleyi “kadın erkeğin hizmetçisidir” gibi bir anlama gelecek şekilde okuyorsanız; hata yapıyorsunuz. Toplumsal kalıpların açtığı çukurlara düşmeyin. Kutsal dişil kadın değildir, kutsal eril erkek değildir, hizmet etmek de işlerini yapmak anlamında kullanılmamıştır.
Kutsal dişil, kutsal erile hizmet eder’ ifadesi bir hiyerarşi değil, uyumlu bir birliktelik anlatır. Shakti (enerji), Shiva’nın (bilinç) varlık bulması için gerekli olan yaratıcı gücü sağlar. Enerji olmadan bilinç ifade bulamaz; bilinç olmadan ise enerji anlam kazanamaz.
Bu iki ilkenin mükemmel uyumu, kişinin iradesinin her şeye kadir olduğu durumdur. Tanrısal bir mertebedir. Tantra’da bizi o mertebeye mümkün olduğunca yaklaştırmak için teknikler sunar.
Tantra hakkında daha önce ne biliyordunuz? Bu yazıyı okuduktan sonra düşünceleriniz değişti mi?
Geleneksel Tanrik Hatha Yoga: işte benim yaptığım yoga türü ve neden yoga yaptığıma dair bir yazı. Okuduğunuz için teşekkür ederim.