Yoga Candır

Yogayla İlgili Yanlış Bilinenler:

1_Yoganın hayata bakışı iyimserdir.

Ben bir yoga hocasıyım. Bunu öğrenen insanların bakışlarında “bir yoga hocasından beklenen özellikleri” şöyle bir göz süzüşü ile yokladıklarını da hissedebiliyorum. Bazı kriterleri bazen karşıladığımı düşünüyorum. Bazen de aranan özelliklerin tam olarak da yoganın bizi kurtarmaya  çalıştığı kalıplardan olduğunu düşünüyorum. 

Söz konusu kalıplardan ilk akla geleni ideal vücut ölçülerine sahip olmak. Ama bugün bundan bahsetmeyeceğim. Yine de hiç bir şey söylemeden geçemeyeceğim. Yogada ideal vucüt sağlıklı vucüttur, şekli de her kişi için farklıdır.

Bugün bahsedeceğim “yogacı olma kriteriiyimser ve mutlu olmakla ilgili. Yoga yapıyorsak hayata pozitif pembe gözlüklerle bakıyor olmamız bekleniyor. Sık sık yaptığım iyimser yorumlar ya da uzlaşmacı tavırların ardından takdir ediliyorum. “Tabi yogacı ya” diyorlar. İçimden diyorum ben de kendime “tabi yogacıyım yaa”. Sonra gelsin buna uygun davranma ihtiyacı, buna uygun olmayan yanlarımı saklama gerekliliği.

Ben güler yüzlü bir insan olsam da hayata asla pembe gözlüklerle bakan bir insan olmadım. Hayatın her zaman absürd olduğunu düşündüm. Palyaço imgesi beni hep hayatın gerçeğine daha yakın hissettirdi. Güler yüzlü oluşumu bu bakış açıma ve gergin sosyal durumlarda otuz iki diş sırıtmaya başlamama borçluyum. Neyse beni bırakalım de gelelim yoga geleneğinin bakış açısına.

Yoga geleneğinin bakış açısına göre de hayat hiç de güzel kokular, mumlar, pembe kalpler, yumuşak ayıcıklarla dolu bir yer değildir. Bir şekle ve bedene sahip olmak demek zamanın ve mekanın içinde varolmak demektir. Zamanın ve mekanın içinde varolan her şey bir şekilde birbiriyle etkileşime girer. Birbiriyle etkileşime giren her şey değişir. Yani aslında geldik hep duyduğumuz söze: her şey değişir.

Peki her şeyin değişiyor olmasının hayatımızın aydınlık mı yoksa karanlık mı olmasıyla nasıl bir etkisi vardır? Bakın buradan sonra yazacaklarımı ben sizi üzmek için yazmıyorum. Yoga yazılarında bunlar tekrar tekrar ve açık açık yazılmıştır: 

Hayatta elde etmek istediğin şeyler, arzuladığın şeyler varsa başına iki şey gelebilir.

  1. Arzuladığın şeylere asla ulaşamayabilirsin.
  2. Arzuladığın şeylere ulaşırsın. Ama her şey değişir. Ulaştığın şeyleri er ya da geç kaybedersin. 

Bu sebeple hayata sırt çeviren bir çok yoga felsefesi vardır. Bu felsefelere göre yaşamak demek illa ki bir gün acı çekmek demektir. Dünyevi mutluluk ve hazlar tuzak olarak görülür. Bu yoginler hayatı sadece spiritüel gelişimlerine devam edebilecekleri bir alan olarak görüp kendilerini, deneyimlerin parlaklığından mümkün olduğunca uzaklaştırırlar. Örneğin Patanjali’nin Yoga Sutra’sını okuduğunuzda bu yaklaşımı hissedebilirsiniz. 

“Eee peki ne yapacaklar hayata sırt çevirip?” İşte burada işin ruhani kısmı devreye giriyor. Yoginler sürekli değişen ve dönüşen deneyimler dünyasından bağımsız bir “Ben” olduğunu düşünürler. “Ben” zamana ve mekana tabi değildir. Sonsuz ve sınırsızdır. Saf ışık, kusursuz mutluluk ve huzurdur. “Ben” ilahi olanın bir parçasıdır, ilahi olanın ta kendisidir.

Ben palyaçomu bu görüşe uzun yıllar yerleştirmeye çalıştım ama olmadı. Başka bir bakış açısı olabileceğini düşünmedim. Ta ki Tantra felsefesini öğrenene kadar. Tantra’nın popüler kültürde çok kafa karıştırıcı bir imajı var. Bu sebeple güvendiğim hocalarım bana bu işin doğrusunu gösterene kadar çok fazla araştırmadığım bir yoldu Tantra.

Tantra temel olarak şunu söyler. Madem benim fani varlığımın arkasında bilgelik ve ışık var, demek ki benim fani varlığım da bu bilgeliğin ve ışığın bir parçasıdır. Yaşayabileceğim her deneyim kutsaldır. Hayat acı doludur, hayat haz doludur ve hepsi aynı ölçüde kutsaldır. Tantrik yoginlerin en temel amacı başka bir aleme ait olduğu düşünülen kutsalı, bu dünyada görünür kılmaktır. Bu dünyada derken, sadece bu dünyanın saf ve temiz yanlarını kastetmiyorum. Ölümü, acıyı, kaybı, utancı, kanamayı, ağlamayı, hepsini kastediyorum.

Tantrik yogiler bu yolda yürüyebilmek için güce odaklanır. Düşünce kalkabilme, bükülünce geri düzelebilme, şüpheyi hayattan uzaklaştırma, bağışlama, kabul etme gücü. İşte ben palyaçomu buraya çok rahat yerleştirdim. Hatta zaten hep buradaymış 🙂

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Eğer sorularınız varsa sorabilirsiniz. Yorumlarını varsa ve bırakırsanız ben çok mutlu olurum. Ya da üzerinde bir şeyler yazmamı istediğiniz konular olursa onları da iletebilirsiniz.

Hari Om
Zeynep