Yoga Candır

Dişil Gücün Sırrı - Bilinç & Enerjinin Dengesi

Dişil güç, kadim Hint öğretilerinde derin bir öneme sahiptir. Biz yoginler için de çok önemlidir. Eril ve dişil unsurlar hint felsefesinden ilham alınarak popüler kültürde yaygınlaştılar. Özellikle dişil güç sık sık karşılaştığımız bir kavram haline geldi.  Ancak bu büyüleyici kavram, kadın olmak veya dişilikle karıştırılmamalıdır. Bu yazıyla birlikte bu kavramların etrafında oluşan anlam karmaşasına ışık tutmayı hedefliyorum. Yazının ana bölümleri şöyle:

  • Dişil güç nedir?
  • Eril unsur nedir?
  • Eril ve Dişil dengesi nasıl sağlanır?

Eminim bu kavramlarla daha önce karşılaştınız. Ama tam olarak kadın ve erkek gibi kavramlardan nasıl ayrıştığını merak ediyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada, kavramları doğru anlayarak içsel dengenizi bulmanıza yardımcı olmak istiyoruz. Eril ve dişil unsurlar hakkında büyük bir bilgi kirliliği söz konusudur. Pek çok kişi bu kavramları yanlış anlıyor veya karıştırıyor. Özellikle farklı felsefelerin eril ve dişil güçlere bağladıkları niteliklerin karıştırıldığını görüyoruz. Eril ve dişil unsurları yoga geleneğine veya Hint felsefesine göre açıklarsak, bu unsurların anlamları oldukça açık ve nettir.

Eril unsur bilinçtir, 
dişil unsur ise güçtür/enerjidir. 

İkisinin dengesi anlamlı ve dolu dolu bir varoluşu ortaya çıkarır. Gelin, şimdi konuyu daha ayrıntılı bir şekilde inceleyelim.

Dişil Unsur Nedir?

Dişil unsur, enerjiyi ve gücü simgeler. Bu kavram etrafında mistik bir hava yaratılır; ancak bu, karmaşık bir kavram değildir. Yaratımın enerjisi ve eylemin gücüdür, dişil güç. Yoga için enerji ve güç aynı anlama gelir; yani iki farklı şeyden bahsetmiyoruz.

Dişil Enerjinin Tanımı

Modern çağın değerli gurularından Swami Sivananda, dişil enerjiyi şöyle tanımlar: “Dişil enerji veya Shakti, evren boyunca hareket eden dinamik güçleri temsil eder. Gücün, yaratıcılığın ve değişimin somutlaşmış halidir.” Swami Sivananda, “Shakti ve Shaktiman: Bilinç ve Enerjinin İkililiği”). Bu enerji, yaşamın sürekli akışını ve dönüşümünü sağlar, tüm yaratıcı süreçlerin temelini oluşturur. Benzer şekilde, B.K.S. Iyengar da dişil enerjinin varoluşun temel unsuru oluşunu vurgular. Iyengar, “Yogada, dişil prensip tüm yaratım ve enerjinin kaynağıdır. Bu, bundan ne eksik ne de fazladır – yaşamı sürdüren hayati güçtür,” der (B.K.S. Iyengar, “Hayatın Işığı”). Bu enerji, her şeyin içinde hareket eden, şekil veren ve dönüştüren güçtür.

An energetic woman figure with light and energy waves emanating from her hands and body, inspired by Hindu mythology, representing Shakti.

Hint mitolojisinde, Shakti’nin dansı evrenin yaratıcı gücünü simgeler. Bir yaratılış mitinde, tanrıça Parvati, Shiva’nın meditasyonu sırasında açığa çıkardığı ışığı kullanarak dünyayı yaratır. Parvati, enerjisiyle tüm yaşamı harekete geçirir ve evrenin döngüsünü başlatır. (Learn Religions) (AdikkaChannels)

Dişil Gücün Önemi ve Rolü

Dişil güç, sadece yaratıcı değil, aynı zamanda dönüştürücü bir enerjidir. Bu enerji, yaşamın her alanında kendini gösterir ve içsel bilgelik, şefkat, sevgi gibi özelliklerle bağdaştırılır. Doğu felsefesinde yaratımın en temel gereklerinden biri de yıkımdır. Böyle bakıldığında, aslında, doğurganlık ve anaçlık kadar, yıkım ve yok etme süreçleri de dişil gücün şefkat dolu eylemleri arasındadır.

Yıkımı da bir şefkat eylemi olarak düşünmek ilginç bir perspektif sunuyor insana. Bu perspektif, iyilik ve kötülük hakkında oluşturduğumuz kalıpları sorgulamamıza yardımcı oluyor. İnsanı doğaya ve hayata daha yakın hissettiriyor. Sonsuzca doğurgan olan ama bir yandan da felaketler sırasında inanılmaz bir yıkıcı güce sahip olan doğa… İşte bu ikilik dişil gücün ne olduğunu anlamamız için mükemmel bir rehberdir. Dişil güç, tıpkı doğa gibi, hem yaratıcı hem de yıkıcı olabilir.  Bu iki karşıt özellik arasındaki dengeyi anlamak, kendi içsel dengemizi bulmamıza yardımcı olacaktır.

Swami Sivananda’ya göre, dişil enerji, evrensel döngülerin ve yaşamın sürekli yenilenmesinin itici gücüdür. Bu enerji, yaratıcı süreçleri destekler ve yeni başlangıçların temelini oluşturur. Dönüşüm kelimesini gördüğünüz her yerde aklınıza bir şeylerin varlığa gelmesi kadar yok olması da gelsin. Dişil gücü toplumsal cinsiyet rollerinden tamamen bağımsız düşünün ve yaratım kadar yıkımı da bu gücün ürünü olarak kabul edin.

Dişil Gücün Eksikliği

Peki, dişil güç eksikliğinde neler olur? Sanılanın aksine, dişil eksiklik ya da dengesizlik agresyon ve duygusuzluk olarak değil, eylemsizlik olarak kendini gösterir. Bu, enerjinin, yaratıcı gücün ve hayat verme becerisinin eksikliğidir. Dişil enerji eksikliği, bireylerin yaratıcı potansiyellerini tam anlamıyla kullanamamalarına ve yaşam enerjilerinin azalmasına neden olur. Swami Sivananda’nın belirttiği gibi, dişil enerjinin eksikliği, kişinin içsel dünyasında ve dışsal eylemlerinde bir durağanlık yaratır. Bu durum, bireyin hayata dair tutkusunu, yaratıcılığını ve değişim gücünü kaybetmesine yol açar. B.K.S. Iyengar da benzer şekilde, dişil enerjinin yokluğunun, yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan hayati gücü zayıflatacağını vurgular (Iyengar Yoga New Zealand). Dişil enerjiyi doğru bir şekilde tanıyıp beslemek, hem bireysel hem de kolektif düzeyde büyük bir fark yaratır.

Eril Unsur Nedir?

Eril unsur bilinç ve farkındalık demektir, ancak genellikle yanlış anlaşılır ve ataerkil özelliklere indirgenir. Bu kavramın erkeklikle ilişkili olduğunu düşünmek yanlıştır. Eril unsur, cinsiyetten bağımsız olarak herkesin içinde bulunur; çünkü, saf bilinç ya da farkındalık gibi kavramlarla ödeşleştirilebilir.  Bu da bize kesinlikle erkeklerin daha mantıklı ya da akılcı olduğunu belirtmez.

A serene scene depicting Shiva in meditation, surrounded by symbols of consciousness and awareness. The background features a tranquil landscape

 

Eril Unsur ve Bilinç

Eril unsur, bilincin en saf halidir, farkında olan, ayırdedebilendir. Bilinç, eylemlerimizin arkasındaki amacı belirler ve bu da bizi hedeflerimize doğru yönlendirir. Marymount Üniversitesi’nden Piérre Ramon Thomas, eril enerjiyi “bilincin enerjisi” olarak tanımlar ve bu enerjinin içsel uyanışa ve kendini keşfetmeye giden yolda rehberlik ettiğini belirtir (Thomas, “The Divine Energies”)  (Marymount University).

Eril unsur, derinlemesine anlaşıldığında baskın veya otoriter değildir. Eril unsur, temelinde amaçlılık taşır ve sorumluluk almak, mantıklı düşünmek ve kararlılık gibi özelliklerle ilişkilendirilir. Eril unsur, hem kadınlarda hem de erkeklerde bulunabilir ve doğru kullanıldığında kişinin hedeflerine ulaşmasına yardımcı olur.

Hint mitolojisinde, tanrı Shiva’nın meditasyon ve farkındalıkla dünyayı dengede tuttuğu anlatılır. Shiva, bilincin ve farkındalığın sembolüdür. Onun meditasyon hali, evrenin ritmini ve dengesini korur. Shiva’nın bu rolü, eril enerjinin rehberlik ve bilinç sağlama gücünü simgeler.

Eril Unsurun Eksikliği

Eril unsurun eksikliği, insanı edilgen hale getirmez. Bilinç eksikliği, eylemlerimizi amaçsız kılar ve yaşam amacımızı bulanıklaştırır. Eril unsur eksikliği, kişiyi pasif veya zayıf yapmaz; sadece yönsüz ve hedefsiz hale getirir. Paul Helm’e göre, bilinç eksikliği, kişinin içsel yönlendirmesini kaybetmesine ve eylemlerinin anlamını yitirmesine neden olur (The Gospel Coalition). Yani eril unsur ve bilinç kavramlarını ataerkil anlayışlardan bağımsız olarak ele almak gerekir. hem yoga pratiğinde hem de günlük yaşamda daha dengeli ve farkındalık dolu bir yaklaşım geliştirmemize yardımcı olabilir. Eril enerjinin, bilinçli farkındalık ve yönlendirme yoluyla yaşamımıza nasıl anlam kattığını anlamak, ruhsal büyüme ve denge sağlama yolunda önemli bir adımdır.

Dişil ve eril unsurlar yoga literatürüne Tanra felsefesi üzerinden sızar. Konu ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için Tantra üzerine yazdığım bloğu inceleyebilirsiniz. İşte link. 

Dişil ve Eril Dengesini Sağlamak İçin Neler Yapılabilir

Eril ve dişil unsurlar, birbirinden koparılıp ayrılabilen iki bağımsız şey değildir. Bu unsurlar, doğanın ve varoluşun temel yapı taşları olarak birlikte var olurlar ve birbirlerini tamamlarlar. Eğer eril ve dişili dengelemek istiyorsanız, yapacağınız pratiklerin bu temel ilkeye dayanması gerekir. “Oradan biraz dişil, buradan biraz eril ekleyeyim” yaklaşımı, bu iki unsurun en temel mantığına aykırıdır. İki unsuru dengelemek için yapılacak pratikler hem varoluşsal bir derinliğe sahip olmalı hem de kişinin içsel gücünü pekiştirmelidir. Dengeyi bulmak, bir tarafı güçlendirmek ya da diğerini zayıflatmak değil, her iki unsurun uyum içinde çalışmasını sağlamaktır. Bu pratikler, fiziksel, zihinsel ve ruhsal düzeyde derin bir anlayış ve farkındalık gerektirir.

Yani demek istiyorum ki eğer erili ve dişili dengelemek istiyorsanız bütüncül pratiklere yönelmelisiniz.

Bütüncül Yaklaşım Nedir?

Şimdi konudan az da olsa uzaklaşıp bütüncül pratik derken tam olarak neden bahsettiğimizi netleştirmek istiyorum.

Bütüncül yaklaşım, insanın fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal boyutlarının tamamını kapsayan bir yaklaşımdır. Bir dengeleme pratiği oluşturulurken kişinin varoluşunun her yönü değerlendiriliyorsa oratya bütüncül pratikler çıkar. Yoga, bu bütüncül yaklaşımın mükemmel bir örneğidir. Yoga pratiği, çok kabaca, fiziksel duruşlar (asana), nefes teknikleri (pranayama) ve farkındalık (dhyana) aracılığıyla beden, zihin ve ruh arasında denge kurmayı hedefler. Yoga dışında da bütüncül mantıkla tasarlanan pratikler vardır tabi. Ama bana sormayın ben yogacıyım :).

A dynamic scene of a dancing goddess Parvati, filled with creative energy and light beams. The background features flowers and nature

Düzenli Pratik

İşin bir püf noktası daha var. Bilinç ve güç arasında uyum sağlamak için kısa bir süre pratik yapıp, işler yoluna girince bırakmak olmaz. Hepimiz biliyoruz ki, hayat zor ve sürekli olarak bizi dengemizden çıkarıyor. İnsanlık olarak yarattığımız sistemin maalesef bizim dengeli halimizle çok da uyuşmayan bir ritmi var. Dengede kalmak ve tetikleyicilere karşı sağlam durmak için düzenli olarak kendimiz üzerinde çalışmalıyız. Düzenli derken haftada bir iki gün değil, her gün pratik yapmaktan bahsediyorum. Süreç diş fırçalamak gibi olmalı. Nasıl “bir süredir dişimi fırçaladım, şimdi bırakayım” demiyorsak, bu da aynı mantıkla, düzenli bir alışkanlık haline gelmeli. Kendi bütünlüğünüz için yaptığınız pratikler öylesine hayatınıza karışmalı ki, “bugün yapmasam mı” diye düşünmek bile aklınıza gelmemeli.

 

Hint mitolojisinde, tanrıça Parvati ve tanrı Shiva’nın birlikteliği, bu dengeli enerjilerin mükemmel bir sembolüdür. Parvati’nin yaratıcı enerjisi (Shakti) ve Shiva’nın bilinçli farkındalığı (Shiva), birlikte evrenin dengesini sağlar. Biz de kendi içimizde bu dengeyi bulduğumuzda, yaşamımızda huzur ve dengeyi yakalayabiliriz.

Sorularınız olursa iletişim bölümünden bize ulaşabilirsiniz. 

Hari Om
Zeynep